bu adamlar ihtimal ki senin öğrencin ve ihtimal ki ben biliyorum
farklı sorularla yandan yandan aynı yola çıkılıyor
her delikten ayrı kandırıklıklarla kırpılınıyor
yağ gibi kayardı dikenden tüller
ve ben yüzümü çevirmişken içten yana
epey olmuştur tümsek aşma oynamıyoruz
call me morbid , call me pale
umutları düşürmüş her birey
kör sayılırdı hani büyük kalabalıklarda
biz seninle yan bahçede yıldız suyu içiyorduk
ben öyle yazmıştım defterime kurguyu
kurtlar indi de dağıldık da diyemeden
ki beni en aralarda yakalasan da karlar eridi diyemeden
tren raylarına kurulu bilyonlarca kibrit kutusu evi yıkmaya yeminliler anlayamadan
çoook eccayib bir döngüyü tam hassasiyetinden kavramaya bu kadar kararlıyken ben
zat-ı alileri emekli felaketoloji uzmanı , çiçeği burnunda muhakkik ruhenk adem
uydurdum yalanı devlet için
simetrik günahların bağlarına tutunup
geceden geceye daldık seninle
hepsi biz insanların zaman algısına göre bir kaç gün imiş
derinlerimdeki bu tutarlılıktan sorumlu mercilere bin el ateş ediyorum ama kurşunlar plastikmiş..sadece acıtıyor.
en yakın koza 3 vakte kadar diyorlar , vakitleri bana bırakmalarından mutluyum diyemem
kurumuş bir dere üzerine oyun parkı kurmuş olmamız biraz daha aydınlatıcı
oyun parkı da tehlikelidir şu dönemde sevgili kardeşim
seni suçlayışım
senin gelecek üzerine kurduğun aile denetimli binaları yıkacak olsaydı seni suçlardım
cebimde binlerce çimen taşıyorum
çimenler bizim , ev de kurardık istesen
on sene sonrasında katları yükseltmek için kavga edecek olmasak
ben bunların bazılarını tahayyül edemesem misal
her satır sonrasını nefes alanı yaptığımı bile bilmeden öylece bin hektarlık adımlarla gezsem uzayı en kırmızı lila halindeyken
işte o zaman seni o kadar da suçlamazdım
ben bazen dua ediyorum eskimiş tahta atların kulaklarına fısıl fısıl
ısır diyorlar bana saf acıyı şişelerden akıtırken havada
tut ensesinden ve parçalarını uzağa savur , tam da çenenden çıksın kuvvetin odak noktası
ve ışığı patlat ufak ufak
yere düşen kristaller diyor trapezci görünümündeki gökkuşağı saçlı ceketli adamlar
sana yenilerini sunarlar
işte bu adamlar ki onların erkek olduğu anlamına gelmez bu
işte bu adamlar senin de öğrencin bir parça biliyorum
bir ortasını bulsak ya ahengim..
25 Aralık 2009 Cuma
21 Aralık 2009 Pazartesi
coincidence
rüzgara sığınmış ve keskinlikten sıyrılmışlardan bir meclis ile hareketlendik boyamaya düşlerimizi ,
o günlerden beri bir adım yoktur benim
yoğun yılgınlıkların bitiminde partilerle yakıyoruz bitişlerimizi ;
ses veriyorum uçurumun kenarından
tepemden ruhobur kanatlılar salınırken sinsice
tutunabilir miyim soluk buluta
şayet yol alırsak ardımdan latent izler bırakırım ben
hepimiz ilgi bekliyoruz
saklanmış kutuda..
o günlerden beri bir adım yoktur benim
yoğun yılgınlıkların bitiminde partilerle yakıyoruz bitişlerimizi ;
ses veriyorum uçurumun kenarından
tepemden ruhobur kanatlılar salınırken sinsice
tutunabilir miyim soluk buluta
şayet yol alırsak ardımdan latent izler bırakırım ben
hepimiz ilgi bekliyoruz
saklanmış kutuda..
20 Aralık 2009 Pazar
bazen emprovize hakikatten bahseder bir dilim
beni kravatla koyunların yanına bağladınız
şimdi o bokları zeytin sanıp yiyeyim istiyorsunuz
koyunlara brecht'in ne büyük bir adam olduğunu
soyut dışavurumculuğun ne menem bir şey olduğunu anlat diyorsunuz
ama bu koyunları ancak huysuzlaştırmakta
zeytinler çoğalıyor.
şimdi o bokları zeytin sanıp yiyeyim istiyorsunuz
koyunlara brecht'in ne büyük bir adam olduğunu
soyut dışavurumculuğun ne menem bir şey olduğunu anlat diyorsunuz
ama bu koyunları ancak huysuzlaştırmakta
zeytinler çoğalıyor.
15 Aralık 2009 Salı
hiç
dört bin yana ateş kusuyor kırığıyla akan bağlar
sabah kokusunda anlamlar yerde teker teker
kargısıyla deştiğine sarılıp uyuyan adamın demokratik hikayesinden dinliyoruz :
kandırıla kandırıla gülmeye başlamış ve biraz susmuştu
ayna bana ne sunuyorsun ? bu mimiklerle anlatamazsın
derelerde kesik kollar , paçalar , kerteler , veda edenler , ederken geri nasıl döneceğini kurmaya başlayanlar , ler
bir konuştuğumuzu bir daha öldüremez olduğumuzdan beri uzayda dağılıyız
ben de seni senin beni ben yaptığın kadar belliyorum siyah saçlı giyinik kadın , sartre beni hiç adlamıyor , van gogh kendi derdinin tünelinde tepili
müziği kurban ettik , belasını siktik , emip hayvanlar gibi tükürdük iğrenç sokaklara , yarım buzlu yarım pisli sokaklara
her 10 dakikalık arada kurtardığımız dünyaları biriktirecek odalarımız da yok artık , kalmadı ki
kiralar hep artışta
beni her anlamadığında seni öldürdüm
beni her dinlemediğinde gömdüm
her anladığında ise seni yaralamaya çalışırken bu uçurumdan düşen ben olmuştum ve halimi unutmuştum
putlarımıza geri döndük sıkılıyken
böyle devirdaime uzay girsin
bükülmeden
sonra ben büyürken siyah renk damlamış ki feza da böyle karanlık bişeymiş zaten.
büyümek istemiyorum , siz gibi
ama ben başkayım , siz gibi
siz gibi o yaşta ve yakarıştayım
öyle de büyük bir katran ki şu tepeden yoğurulan , yeri delip de yer edindik içinde sıcağın
dev bir kara kapıyım işte kapanıyorum üstüme
çağırıyorum , duymuyorsunuz
sabah kokusunda anlamlar yerde teker teker
kargısıyla deştiğine sarılıp uyuyan adamın demokratik hikayesinden dinliyoruz :
kandırıla kandırıla gülmeye başlamış ve biraz susmuştu
ayna bana ne sunuyorsun ? bu mimiklerle anlatamazsın
derelerde kesik kollar , paçalar , kerteler , veda edenler , ederken geri nasıl döneceğini kurmaya başlayanlar , ler
bir konuştuğumuzu bir daha öldüremez olduğumuzdan beri uzayda dağılıyız
ben de seni senin beni ben yaptığın kadar belliyorum siyah saçlı giyinik kadın , sartre beni hiç adlamıyor , van gogh kendi derdinin tünelinde tepili
müziği kurban ettik , belasını siktik , emip hayvanlar gibi tükürdük iğrenç sokaklara , yarım buzlu yarım pisli sokaklara
her 10 dakikalık arada kurtardığımız dünyaları biriktirecek odalarımız da yok artık , kalmadı ki
kiralar hep artışta
beni her anlamadığında seni öldürdüm
beni her dinlemediğinde gömdüm
her anladığında ise seni yaralamaya çalışırken bu uçurumdan düşen ben olmuştum ve halimi unutmuştum
putlarımıza geri döndük sıkılıyken
böyle devirdaime uzay girsin
bükülmeden
sonra ben büyürken siyah renk damlamış ki feza da böyle karanlık bişeymiş zaten.
büyümek istemiyorum , siz gibi
ama ben başkayım , siz gibi
siz gibi o yaşta ve yakarıştayım
öyle de büyük bir katran ki şu tepeden yoğurulan , yeri delip de yer edindik içinde sıcağın
dev bir kara kapıyım işte kapanıyorum üstüme
çağırıyorum , duymuyorsunuz
11 Aralık 2009 Cuma
8 Aralık 2009 Salı
çiz duvara tebeşirle kapıyı var et , gidip açarız belki
beraber büyüyemesek de
beraber yabancılaşıyoruz ara sıra
dünyanın en düz kağıdında
pütür görüyormuş gibi yapıyoruz ya , ya da ne boksa
işte o vakit insan olma paradoksunu anlıyormuş gibi yapma hakkı kazanıyorum
bu adamlar kim ?
nasıl olacak?
beraber yabancılaşıyoruz ara sıra
dünyanın en düz kağıdında
pütür görüyormuş gibi yapıyoruz ya , ya da ne boksa
işte o vakit insan olma paradoksunu anlıyormuş gibi yapma hakkı kazanıyorum
bu adamlar kim ?
nasıl olacak?
6 Aralık 2009 Pazar
Bunu Sakın Deneme
Basılı zemin arıyor
küllerden manevralar ve harakiri sezmiştim
beni bulacağın delilik kışın kurak
beni vuracağın sahne tekerleksiz sandalye
saçlarım uzuyor , uzundur ağlamadım
saçımı hiç taramadığımdan o yerlere de varamadım elbette
basılı zeminden kayıyorken ben
pek etkisiz elemansız kümelerden sosyal içeriğim var
kendimi gerçekleştireceğim gün ufuk çizgisine üstten bakmakta
ya bir mesele var
birmilyonyüzbinoniki mesele daha var
eleğim hangi kitap? hıçkırarak salının size emrediyorum ithafkar öz yaşlarım
sana yemin ederim çok mesele var
merhaba mevlana
merkezinden sapana yol dizecek satırlar ruhlara
merhaba greyfurt
yurtsuzluğa sırtını dayamış kurmacamı yatıştırıp oturt lütfen
merhaba at , kadavra , ceneviz , kelebek
mont , ahırkapı , olric , jan garbarek
lemur,sandal , dante , lacivert
karanfil , türk , kadastro , kıymet
zerdüşt , marpuc , hallac , serenat
klima , sigara , altmış , beraat
sonsuz kahvede yargıç çorak
nüktedan kibirler senden bakınca pak
parçalanarak
yürümeye devam ediyorum
SARMALANMIŞ DÜZÜLÜ SAYISIZ ZAT-I GÖRÜP UYKUYA DALAMIYORUM
BU ADAMLAR YA ÜLKÜCÜ YA OUT OF CONTEXT
HER GÜN BUNCA SIZINTIYLA
OLMUYORRRRRRRRRRRRRRRR - UM
küllerden manevralar ve harakiri sezmiştim
beni bulacağın delilik kışın kurak
beni vuracağın sahne tekerleksiz sandalye
saçlarım uzuyor , uzundur ağlamadım
saçımı hiç taramadığımdan o yerlere de varamadım elbette
basılı zeminden kayıyorken ben
pek etkisiz elemansız kümelerden sosyal içeriğim var
kendimi gerçekleştireceğim gün ufuk çizgisine üstten bakmakta
ya bir mesele var
birmilyonyüzbinoniki mesele daha var
eleğim hangi kitap? hıçkırarak salının size emrediyorum ithafkar öz yaşlarım
sana yemin ederim çok mesele var
merhaba mevlana
merkezinden sapana yol dizecek satırlar ruhlara
merhaba greyfurt
yurtsuzluğa sırtını dayamış kurmacamı yatıştırıp oturt lütfen
merhaba at , kadavra , ceneviz , kelebek
mont , ahırkapı , olric , jan garbarek
lemur,sandal , dante , lacivert
karanfil , türk , kadastro , kıymet
zerdüşt , marpuc , hallac , serenat
klima , sigara , altmış , beraat
sonsuz kahvede yargıç çorak
nüktedan kibirler senden bakınca pak
parçalanarak
yürümeye devam ediyorum
SARMALANMIŞ DÜZÜLÜ SAYISIZ ZAT-I GÖRÜP UYKUYA DALAMIYORUM
BU ADAMLAR YA ÜLKÜCÜ YA OUT OF CONTEXT
HER GÜN BUNCA SIZINTIYLA
OLMUYORRRRRRRRRRRRRRRR - UM
krizalit
ve işte böyle kocaman dünyanın eteğinde kırılıyorum
her şeyi sana anlatmak istediğimi saklıyorum senden
o müzik sadece benim dünyamda çalıyor biz konuşurken
inanıyorum
sonra kandırıyorlar
yine baştan yürümeye başladığımda binalar üstüme kapanıyor çok ağır
bütün bunları ben istemediğime yemin ediyorum
kabullenemediğimiz bir sessizliğe kurban ediliyoruz
tabi , hep onlar yapıyor bunları
lütfen bak
rüzgar geliyor
ikimizin de kedisinin olduğu bir hayatta vals yapalım istedim bu defa
her şeyi sana anlatmak istediğimi saklıyorum senden
o müzik sadece benim dünyamda çalıyor biz konuşurken
inanıyorum
sonra kandırıyorlar
yine baştan yürümeye başladığımda binalar üstüme kapanıyor çok ağır
bütün bunları ben istemediğime yemin ediyorum
kabullenemediğimiz bir sessizliğe kurban ediliyoruz
tabi , hep onlar yapıyor bunları
lütfen bak
rüzgar geliyor
ikimizin de kedisinin olduğu bir hayatta vals yapalım istedim bu defa
1 Aralık 2009 Salı
çok büyük acılar falan
bugün kendimi kitap
hayatımın hikayesini raf , raflar uzay
ırmak ezgilerinden çok sesli telaşlar aydım
yine geç kalmıştım , geç kalanlar baştan sıraya girsin lütfeğen
kitap kendimi karart
sabahlara kadar bitap hınkırık , beni artık ne olur camdan art bilfiil izah ı çöpe art benden taraf
morrissey , pop , caz , alaturka
sırtım dahi gamalı bir lokma
yutamazsın ,
ya benim ya kara toprağınsın mısın?
ya verilerini kaybettin ya bu talih bizim mahallenin en it oğlu iti
kelepir sıhhat sizlere ömür
çıkışa gel !
gel ki gus van san kendini
hayatımın hikayesini raf , raflar uzay
ırmak ezgilerinden çok sesli telaşlar aydım
yine geç kalmıştım , geç kalanlar baştan sıraya girsin lütfeğen
kitap kendimi karart
sabahlara kadar bitap hınkırık , beni artık ne olur camdan art bilfiil izah ı çöpe art benden taraf
morrissey , pop , caz , alaturka
sırtım dahi gamalı bir lokma
yutamazsın ,
ya benim ya kara toprağınsın mısın?
ya verilerini kaybettin ya bu talih bizim mahallenin en it oğlu iti
kelepir sıhhat sizlere ömür
çıkışa gel !
gel ki gus van san kendini
27 Kasım 2009 Cuma
Ben Meclis
şimdi bugün burada ve orada küçük harflerle kurduğumuzuuuuu
büyük adımlarla yıkmaya geldik
- ve ki beni dahi benden dahi göremezsiniz izinsiz
buna izin vermem
çünkü buna izin vermek
lunaparkları söndürmektir
kalbimi kırdığınız ölçüde kıymetlisiniz
-----ilim ilim inleyerek yere iniyorduk ve rüzgar yoktu
bilgisayarına anti virüs kurmadığından bugün sinüslerinden rahatsız bir dünya erkanı yaratıldı
temiz sandığın düzleme kurdukları dikenli eleklerden aşşağı kayıyordun
-tabi canım her şeyin bir şeyi var yani
halbüse eklektik kotardığın kadar varsın
olsun yansın tüm ışıklar
rönesans damarın kopsun inşallah
böyle sultan olamazsın
kim bu cehalet tadı uğruna olmaz ki veba
günü kurtarmak fışkıracak dimağları sıksan , ulema !
" sizi anlıyorum
- ne çıkar bizi anlamaktan... "
edalı fezamızın bugün biraz ağzı bozuk
meclisimiz kar gütmese de cinayet allahlık
on adımda bir büyükbaş hayvan başı takılıyor orama
sergimiz yeni neslin anlayamayacağı bir flama
senin gidişini renklerle dinliyorum
üstüste atılmış yüz yıllık tüllerin en kuytusundayken
bir mumla darmaduman ederim grace mrace anlamam
beni bu kapağa koysanız arkanızdan gülerim ki benim güllerim de vardır görmeyi butonlarsan
kardığın şu pak
bugün benim yegane lugatımdır
alkış-
büyük adımlarla yıkmaya geldik
- ve ki beni dahi benden dahi göremezsiniz izinsiz
buna izin vermem
çünkü buna izin vermek
lunaparkları söndürmektir
kalbimi kırdığınız ölçüde kıymetlisiniz
-----ilim ilim inleyerek yere iniyorduk ve rüzgar yoktu
bilgisayarına anti virüs kurmadığından bugün sinüslerinden rahatsız bir dünya erkanı yaratıldı
temiz sandığın düzleme kurdukları dikenli eleklerden aşşağı kayıyordun
-tabi canım her şeyin bir şeyi var yani
halbüse eklektik kotardığın kadar varsın
olsun yansın tüm ışıklar
rönesans damarın kopsun inşallah
böyle sultan olamazsın
kim bu cehalet tadı uğruna olmaz ki veba
günü kurtarmak fışkıracak dimağları sıksan , ulema !
" sizi anlıyorum
- ne çıkar bizi anlamaktan... "
edalı fezamızın bugün biraz ağzı bozuk
meclisimiz kar gütmese de cinayet allahlık
on adımda bir büyükbaş hayvan başı takılıyor orama
sergimiz yeni neslin anlayamayacağı bir flama
senin gidişini renklerle dinliyorum
üstüste atılmış yüz yıllık tüllerin en kuytusundayken
bir mumla darmaduman ederim grace mrace anlamam
beni bu kapağa koysanız arkanızdan gülerim ki benim güllerim de vardır görmeyi butonlarsan
kardığın şu pak
bugün benim yegane lugatımdır
alkış-
6 Eylül 2009 Pazar
yukarı bakılı
bende kaybolanları
sende kabul etmediğimden
sinire yol açan filolarca gemim
kilolarca insan bedeninde
bitkinim
ayaklanan romanlar olmak için
verilen şu çabayı ayıklayıp
Afrika kıtasına
hediye fısıldıyorum
zaaf öğütücümüzün bozuk olduğu şu günlerde
veremediğimiz hizmet
gölgesinde ezilecek güdük kahramanların ağzından dillendiriyor
ve bizlerden tüm sevenlere geliyor :
ben her işin en iyisini yaparım
sende kabul etmediğimden
sinire yol açan filolarca gemim
kilolarca insan bedeninde
bitkinim
ayaklanan romanlar olmak için
verilen şu çabayı ayıklayıp
Afrika kıtasına
hediye fısıldıyorum
zaaf öğütücümüzün bozuk olduğu şu günlerde
veremediğimiz hizmet
gölgesinde ezilecek güdük kahramanların ağzından dillendiriyor
ve bizlerden tüm sevenlere geliyor :
ben her işin en iyisini yaparım
cinnet
bolluğundan kırpılmadan
yaşamaktı o kareleri
şu zarafet
her defasında daha büyük yenilgileri
açık renkte çelenklerle karşılayabilmek gibiydi
büyümek
ki o zaman devrilmeden evriliyor da
bulaşmadan akıyordu derinin altından
alemin üstünden
yaşamaktı o kareleri
şu zarafet
her defasında daha büyük yenilgileri
açık renkte çelenklerle karşılayabilmek gibiydi
büyümek
ki o zaman devrilmeden evriliyor da
bulaşmadan akıyordu derinin altından
alemin üstünden
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Taverna'ya abanıyorum
Ceketim hiç olmayan bir renkte ;
biraz pembe , biraz lacivert ve koca vatkalı
kürklü, koca keyifli kadifeden örmüşüm dünyama bir perde
viski döküyorum saati altından kolumla
roland e-70 üstüne
her türlü sabaha karşı kederine bulanırım
sarhoşum ,
başım üstüne.
biraz pembe , biraz lacivert ve koca vatkalı
kürklü, koca keyifli kadifeden örmüşüm dünyama bir perde
viski döküyorum saati altından kolumla
roland e-70 üstüne
her türlü sabaha karşı kederine bulanırım
sarhoşum ,
başım üstüne.
23 Ağustos 2009 Pazar
Ferdi Özbeğen
Büklüm büklümüm ,
Dünya'dan uzak en yüksek tepede keyfim
yerde kırıntılar ,
ben yerdeyim.
Her kafadan çok sesli eğlencelerin uzağında
ertesi hiç düşünülmeyen gecelerin kör köşesinde
bombok bir odanın kenarında ağlayan çocuk var ,
O çocuk benim arkadaşım
şimdi konuşmuyoruz
ondan da uzağım.
Korkuyu beklerken
ve daha yeni
korkudan tepilmişken
kolluyorum koşulumu
ve bir batık gemi
canlanıp yüklenmiş bahtımı da
yola çıkmış servetiyle
pek sevgili yıldızlar
ne uzaksınız bana öyle değil mi ?
peki niye böyle uzaksınız ulan !
Dünya'dan uzak en yüksek tepede keyfim
yerde kırıntılar ,
ben yerdeyim.
Her kafadan çok sesli eğlencelerin uzağında
ertesi hiç düşünülmeyen gecelerin kör köşesinde
bombok bir odanın kenarında ağlayan çocuk var ,
O çocuk benim arkadaşım
şimdi konuşmuyoruz
ondan da uzağım.
Korkuyu beklerken
ve daha yeni
korkudan tepilmişken
kolluyorum koşulumu
ve bir batık gemi
canlanıp yüklenmiş bahtımı da
yola çıkmış servetiyle
pek sevgili yıldızlar
ne uzaksınız bana öyle değil mi ?
peki niye böyle uzaksınız ulan !
31 Temmuz 2009 Cuma
Oda
burası bir oda ,
ayrı o odalardan
perdeleri şelaleden aralıksız akan orkidelerin canlı resmi
yerde tahta aralarından şakıyan yeşil
nereyi istersen orayı gösteren pencereleri
şu an kuzeyde ılık yağmurlu bir ormana dönük
diğer pencereden gece lambasının laciverdi
içeride birleşip var ettikleri oluş
hiçten maddeye oradan sıvı bir şevke kaynamakta
ve açıkken ağzım akıp damağıma değen
kayıp eriyen özsuyumda
en olmayan tarafımda dolduruyor tüyden mislerini
senin gerçek kutuna sığamayacak kadar göklerden
dört duvar sandığın avluya
melodi yağdırıyorum bir damla
sancıdan ilgi
hiddetten sükunet vuku bulurken
lambadan yıldız akıyor saçlarıma
açık çekmeceler yaban çileği dolu
ve kediler mırlıyor köşelerde
sonsuz açıklıkta hava coşarken
çok ince bir mavi duyuyorum
hepsi bende , ben hepsinde
istediğimi görmek için
'bakıyorum.
ayrı o odalardan
perdeleri şelaleden aralıksız akan orkidelerin canlı resmi
yerde tahta aralarından şakıyan yeşil
nereyi istersen orayı gösteren pencereleri
şu an kuzeyde ılık yağmurlu bir ormana dönük
diğer pencereden gece lambasının laciverdi
içeride birleşip var ettikleri oluş
hiçten maddeye oradan sıvı bir şevke kaynamakta
ve açıkken ağzım akıp damağıma değen
kayıp eriyen özsuyumda
en olmayan tarafımda dolduruyor tüyden mislerini
senin gerçek kutuna sığamayacak kadar göklerden
dört duvar sandığın avluya
melodi yağdırıyorum bir damla
sancıdan ilgi
hiddetten sükunet vuku bulurken
lambadan yıldız akıyor saçlarıma
açık çekmeceler yaban çileği dolu
ve kediler mırlıyor köşelerde
sonsuz açıklıkta hava coşarken
çok ince bir mavi duyuyorum
hepsi bende , ben hepsinde
istediğimi görmek için
'bakıyorum.
30 Temmuz 2009 Perşembe
Ben Oryantalya'dayken
Bu karolar kare kare
arkadaşça ve bin kere
tekrarlayıp aynı dizini
can sıkar , ekşitir yüzümü
Sözüme astığım kulağım
ve dizimi dövüp
kurtardığım kızım
karşıma çıkmış sıralanmış
tuvaletteki karolar gibi
Benim mazur görülüşüm ise
doğuştandır , anla beni
Kargoyla gelmiş kutularız , maket bıçağıyla açılırız
i don't have no time for no monkey business
Kızma , andan aldığım tad buruk , zaman kırık
Benden beriler hep kendi halinde.
Dee do de de dee do de de
arkadaşça ve bin kere
tekrarlayıp aynı dizini
can sıkar , ekşitir yüzümü
Sözüme astığım kulağım
ve dizimi dövüp
kurtardığım kızım
karşıma çıkmış sıralanmış
tuvaletteki karolar gibi
Benim mazur görülüşüm ise
doğuştandır , anla beni
Kargoyla gelmiş kutularız , maket bıçağıyla açılırız
i don't have no time for no monkey business
Kızma , andan aldığım tad buruk , zaman kırık
Benden beriler hep kendi halinde.
Dee do de de dee do de de
Şiir değil not , Vecihi pilot
modernite / Özgürlük ???
Savramsal kanat / duschamps ??
Süncel ganat / imge problemi / imge bulamamak / yeni imge üretimi sorun
heidegger
güncel / titiz - estetik
modern / bireysel - sert
Muhittin
Öznel duruş / Modern sanat ve karmaşık dünya/ bireysel ilkeler / görsel iletişim
Söz hakkı / Antik Yunan'dan beriler
Damien Hirst / Ölü - Canlı
Günümüzde SALAT'ın kabul edilebilirlik / fark edilebilirliği ve basit anlamda geri dönüş olarak
para edişi üzerinden bakınca
tek gördüğüm bir bacaklı atom karınca
İstanbul'da hava kararınca
Eski not defterleri açılır.
Savramsal kanat / duschamps ??
Süncel ganat / imge problemi / imge bulamamak / yeni imge üretimi sorun
heidegger
güncel / titiz - estetik
modern / bireysel - sert
Muhittin
Öznel duruş / Modern sanat ve karmaşık dünya/ bireysel ilkeler / görsel iletişim
Söz hakkı / Antik Yunan'dan beriler
Damien Hirst / Ölü - Canlı
Günümüzde SALAT'ın kabul edilebilirlik / fark edilebilirliği ve basit anlamda geri dönüş olarak
para edişi üzerinden bakınca
tek gördüğüm bir bacaklı atom karınca
İstanbul'da hava kararınca
Eski not defterleri açılır.
29 Temmuz 2009 Çarşamba
önce
Fasit daire ;
Herhangi anlamda bir yerden başka bir yere gidiş imgelerinden bazıları :
boğukluk , ıslak sıkışıklık , çamur , kuru sıkışıklık , arada telaşlı kediler , rol modeller eşliğinde bilinç tarumarları ,umut marka not defterinden öteye geçememiş eskizler , düğmesine basınca yine de bir ışık görüyorum ileride diyen mekanizma , yıkıntı ve yıkıntı olmama hali arasındaki patates baskı kabiliyeti oranında estetik kontrast vesaire ..
Balkondan odaya sızmaya çalışan ağaç dalı : Üzgün müyüz ?
Balkon betonu : Aksine , süperiz
Balkondan odaya sızmaya çalışan ağaç dalı : Başka diyecek bir şey var mı ?
Balkon betonu : Evet , bakıyorum ediyorum da , ne garip ya..Koca koca insanlar
Bir sürü tutsaklık , kararlı tutsaklıklar , bir sürü insan .
Büyük boy balık kraker
gibiler
Herhangi anlamda bir yerden başka bir yere gidiş imgelerinden bazıları :
boğukluk , ıslak sıkışıklık , çamur , kuru sıkışıklık , arada telaşlı kediler , rol modeller eşliğinde bilinç tarumarları ,umut marka not defterinden öteye geçememiş eskizler , düğmesine basınca yine de bir ışık görüyorum ileride diyen mekanizma , yıkıntı ve yıkıntı olmama hali arasındaki patates baskı kabiliyeti oranında estetik kontrast vesaire ..
Balkondan odaya sızmaya çalışan ağaç dalı : Üzgün müyüz ?
Balkon betonu : Aksine , süperiz
Balkondan odaya sızmaya çalışan ağaç dalı : Başka diyecek bir şey var mı ?
Balkon betonu : Evet , bakıyorum ediyorum da , ne garip ya..Koca koca insanlar
Bir sürü tutsaklık , kararlı tutsaklıklar , bir sürü insan .
Büyük boy balık kraker
gibiler
28 Temmuz 2009 Salı
25 Temmuz 2009 Cumartesi
Keyif
gökten aşşağı inen yeşil ahşap merdivenlerden kayıyordu
her adım gözlerimde yeni noktalar patlatırken
ertesi gün de aynı anlamdan türemiş olsa da
dünyanın en mid tempo huzurundan dem vuruyor gibiydi
çocuk ilhamıyla başbaşa kalmak nedir bilmiyordu ama bir durum var..
bak duymak istiyorsun işte ! çok narin biliyorsun
nasıl da kuşkusuz
hem dinç de
bugün bana havaya asıldığım noktalardan
doldurduğum boşluklardan sesleniyorsun
kesinlik bildiren reformlardan
tatlı kırıntılı sihirlerle
an be an uzaklaşıyor da bilindiklerden
cüsseli kasvetlerin ellerinden tutmuş da geziyorken dünyayı
kimsenin sonsuza kadar yaşamak istemediği bir güzelliğe ortak olmanın farkında
uçuruyor farazi uçurtmalarını , aynı anda milyonlarca , trilyonlarca , dünyalarca
kalabalığın özü
keskin bir devam arzusu
her adım gözlerimde yeni noktalar patlatırken
ertesi gün de aynı anlamdan türemiş olsa da
dünyanın en mid tempo huzurundan dem vuruyor gibiydi
çocuk ilhamıyla başbaşa kalmak nedir bilmiyordu ama bir durum var..
bak duymak istiyorsun işte ! çok narin biliyorsun
nasıl da kuşkusuz
hem dinç de
bugün bana havaya asıldığım noktalardan
doldurduğum boşluklardan sesleniyorsun
kesinlik bildiren reformlardan
tatlı kırıntılı sihirlerle
an be an uzaklaşıyor da bilindiklerden
cüsseli kasvetlerin ellerinden tutmuş da geziyorken dünyayı
kimsenin sonsuza kadar yaşamak istemediği bir güzelliğe ortak olmanın farkında
uçuruyor farazi uçurtmalarını , aynı anda milyonlarca , trilyonlarca , dünyalarca
kalabalığın özü
keskin bir devam arzusu
23 Temmuz 2009 Perşembe
Körpe
Canım sıkılıyor , tahayyülde çimen kokluyorum.
Ayrık otu oluşumdan utanmadan , uzanıyorum toprağa.
Odamdan dışarıda içi boşaltılmış yeniçağ ikonlarından biri
sesleniyor ,
ben çektiğim sıkıntının bin katını size geri hediye etmek için
kürek çekmekteyim o esnada.
Sonra gece vakti boğaz suları üzerinde ışıklar kayarken
ufak bir kayık içinde , yıllanmış odundan ruhum : küreğimle ,
elimde biriktirdiğim arkadaşlarımı denize atıyorum ;
temsili yıldızları sönüyor fezada ,
aldırmıyor gibi yapıyorum.
Canım sıkılıyor , tahayyülde çimen kokluyorum.
Ekseriyetle yalancı orospuçocuklarısınız , sizden nefret ediyorum
Ayrık otu oluşumdan utanmadan , uzanıyorum toprağa.
Odamdan dışarıda içi boşaltılmış yeniçağ ikonlarından biri
sesleniyor ,
ben çektiğim sıkıntının bin katını size geri hediye etmek için
kürek çekmekteyim o esnada.
Sonra gece vakti boğaz suları üzerinde ışıklar kayarken
ufak bir kayık içinde , yıllanmış odundan ruhum : küreğimle ,
elimde biriktirdiğim arkadaşlarımı denize atıyorum ;
temsili yıldızları sönüyor fezada ,
aldırmıyor gibi yapıyorum.
Canım sıkılıyor , tahayyülde çimen kokluyorum.
Ekseriyetle yalancı orospuçocuklarısınız , sizden nefret ediyorum
Tepetaklak Prelüt
denizden geliyor
geceleri
su ile kum arasında takılı büsbüyük bir hayatım
çeyrek ileri yarım geri
müziği severim dedikten sonra
binbir düşün içinde buruk bir tebessümle
öznel bir ironiyi gövdeme iç yüzeyden yayıyorum
uzaktan severek ölmek istemiyorum
dallara sadece alıştırma için uzanmak
ay başının hiçbirşey ifade etmemesinden utanmak
gördüğümü söylemeden sandığın dibinde yaşlanarak
karla kaplı çimen zemini bulamadan donarak
kendimden bir başka kendim ile sohbete girişmek adına
döndüğüm bu benden uzak can'dan korkarak
kilitlenerek pencere kenarlarına törpülenerek 3 adımda bir alev alarak yana yana farketmeden yağmalanarak ve söndürülsün diye bu sarkastik kıyamet tepelerden iğne yağdığında altında durup ağlayarak her kayan yıldıza her kaçan masala sarmalanmak için ahmak bir oyunculuk sunarak en başta bana değen..ki farketmeden kargaşayı uzak sanıp hemen hemen en dibinde biten ot gibi halis falan filan her görüş alanı talan
uyuyorum geçsin hemen
geceleri
su ile kum arasında takılı büsbüyük bir hayatım
çeyrek ileri yarım geri
müziği severim dedikten sonra
binbir düşün içinde buruk bir tebessümle
öznel bir ironiyi gövdeme iç yüzeyden yayıyorum
uzaktan severek ölmek istemiyorum
dallara sadece alıştırma için uzanmak
ay başının hiçbirşey ifade etmemesinden utanmak
gördüğümü söylemeden sandığın dibinde yaşlanarak
karla kaplı çimen zemini bulamadan donarak
kendimden bir başka kendim ile sohbete girişmek adına
döndüğüm bu benden uzak can'dan korkarak
kilitlenerek pencere kenarlarına törpülenerek 3 adımda bir alev alarak yana yana farketmeden yağmalanarak ve söndürülsün diye bu sarkastik kıyamet tepelerden iğne yağdığında altında durup ağlayarak her kayan yıldıza her kaçan masala sarmalanmak için ahmak bir oyunculuk sunarak en başta bana değen..ki farketmeden kargaşayı uzak sanıp hemen hemen en dibinde biten ot gibi halis falan filan her görüş alanı talan
uyuyorum geçsin hemen
21 Temmuz 2009 Salı
Kurbağalar
-kurbağalar bağırıyorlar bağırıyorlar uyuyorlar -
çevre kasabalarda yakınlarım olanları duyuyorlar
onlarla yakın olduğumuz söyleniyor mesafeyi bağlıyorlar
bir gürültüde incelik aranmazmış herşeyi biliyorlar
ben başka türlü de olur diyorum onlar sanmıyorlar
alıyorlar ellerine tüfeklerini filanlarını
kurbağaları vuruyorlar
vuruyorlar etrafları kan ile tuvali boyuyorlar
tuvaller belirli ebatlardanmış bununla yetinmiyorlar
vuruyorlar daha etrafları kan ile kaynıyorlar
vurmayın diyorum daha vurmayın vuruyorlar
araya karışıp akışıyorum beni duymuyorlar
etraf çok kötü bişeyler oluyor ve duruyorlar
ben de ölü kurbağalarlayım falanlarlayım
ben de üzgün ve bir ay parçalanması hızındayım
-onlar uyuyorlar uyuyorlar uyuyorlar -
çevre kasabalarda yakınlarım olanları duyuyorlar
onlarla yakın olduğumuz söyleniyor mesafeyi bağlıyorlar
bir gürültüde incelik aranmazmış herşeyi biliyorlar
ben başka türlü de olur diyorum onlar sanmıyorlar
alıyorlar ellerine tüfeklerini filanlarını
kurbağaları vuruyorlar
vuruyorlar etrafları kan ile tuvali boyuyorlar
tuvaller belirli ebatlardanmış bununla yetinmiyorlar
vuruyorlar daha etrafları kan ile kaynıyorlar
vurmayın diyorum daha vurmayın vuruyorlar
araya karışıp akışıyorum beni duymuyorlar
etraf çok kötü bişeyler oluyor ve duruyorlar
ben de ölü kurbağalarlayım falanlarlayım
ben de üzgün ve bir ay parçalanması hızındayım
-onlar uyuyorlar uyuyorlar uyuyorlar -
20 Temmuz 2009 Pazartesi
haiku sepeti
1
keman çalardı
ağaç altında uyur
çimen kokardı
2
biraz şarap ve
cüzi miktarda çilek
ona yeterdi
3
her mevsimin bir
cazibesi var der de
bahar severdi
---
keman çalardı
ağaç altında uyur
çimen kokardı
2
biraz şarap ve
cüzi miktarda çilek
ona yeterdi
3
her mevsimin bir
cazibesi var der de
bahar severdi
---
11 Temmuz 2009 Cumartesi
Patlak
Zamana sokak bunaltan geceye bakıyorlar
yağmur yağarken büyük şemsiyeye
altında toplanmak istemeyen binlerce
istek yoksunu bağlı yokluk .
Bir süre sonra , zamandan kopuk
hareket ederken öteki'nin bahçesine ,
her bir köşede
binlerce yalnız ! Ufalmış hep köklerinden..
Çimlerin arasından yeşeren yabancılaşma mantarlarıyla beslenirken
kime sormuşlardı mutluluk testini ?
Kaç kişi kaç kere dinlemişti ölümü anlatan harika şarkıyı
hani şu gökyüzündeki ?
bir de toprak lacivert akarken ..
yağmur yağarken büyük şemsiyeye
altında toplanmak istemeyen binlerce
istek yoksunu bağlı yokluk .
Bir süre sonra , zamandan kopuk
hareket ederken öteki'nin bahçesine ,
her bir köşede
binlerce yalnız ! Ufalmış hep köklerinden..
Çimlerin arasından yeşeren yabancılaşma mantarlarıyla beslenirken
kime sormuşlardı mutluluk testini ?
Kaç kişi kaç kere dinlemişti ölümü anlatan harika şarkıyı
hani şu gökyüzündeki ?
bir de toprak lacivert akarken ..
Hepitopu Cellar Door
Erken vakitte ,
Çocuk hıçkırır ki
akülü araba ilk alındığı günden bozulur
filhakika
hafıza-ı beşer nisyan ile malüldür
hangi fotoğraftan yeşil gözyaşları süzülmüş
hangi izdüşümün hakkı verilmiş ki?
terakki çat etmiş kök çakradan
çiğ pembelere boyanmış maiyetiyle
her gece bizim çatıda boy atan
on yüz bin milyon adamcık
ispinozgiller kadar konik gagalılar
leitmotif ise gecikir ,
belki hiç gelmez
geldiğini belli ettiğinde bir kelebek ile eşleşir ömrü
sahne ışığında bilinç yakar
dürüst bir bukalemun
sahiden de izlenir bu romantizm koşusu
Çocuk hıçkırır ki
akülü araba ilk alındığı günden bozulur
filhakika
hafıza-ı beşer nisyan ile malüldür
hangi fotoğraftan yeşil gözyaşları süzülmüş
hangi izdüşümün hakkı verilmiş ki?
terakki çat etmiş kök çakradan
çiğ pembelere boyanmış maiyetiyle
her gece bizim çatıda boy atan
on yüz bin milyon adamcık
ispinozgiller kadar konik gagalılar
leitmotif ise gecikir ,
belki hiç gelmez
geldiğini belli ettiğinde bir kelebek ile eşleşir ömrü
sahne ışığında bilinç yakar
dürüst bir bukalemun
sahiden de izlenir bu romantizm koşusu
Ortacı Hımbıl
Bir orta bulamayacak ;
İki uç arası esrarı duyumsayamadan ,
hep katliama takılacak gibiydi.
Arkadaşlarının adı vardı ,
memleketlerin yemekleri..
Ezanlar vakit sistematiğine paralel kulvarlardı.
Sokaklara henüz ruh verilmemişti
( bir tarafta olan
öteki tarafta bulunmayandı ? )
Canımı çok sıkıyor pek aziz canım kardeşim !
Bir dünya adıdır ki sorma ..
geldiğimiz bu nokta ;
neyse , hemen söyleyemem
sebep olmak istemem sevdiğim eski filmlerin ağlamasına
Paradoks diyorsun , yatacak yerin yok kavrulacak ?
Bana cevabı söylemek yerine ,
duymamış gibi yapmayı tercih etmen kulaklarımı ;
Görüpte içine resmettiğin bu akışı
benden gizlemen ruhcağızımı
iğne iğne ufaltıyor.
Kahraman sokaklarda her gün ölünüyor
Denize nazır ezgilerin maliklerinin biriktirdikleriyle
Kurgudan evlendiriliyorum
Yine de şu orta yeri tam belleyemiyorum.
İki uç arası esrarı duyumsayamadan ,
hep katliama takılacak gibiydi.
Arkadaşlarının adı vardı ,
memleketlerin yemekleri..
Ezanlar vakit sistematiğine paralel kulvarlardı.
Sokaklara henüz ruh verilmemişti
( bir tarafta olan
öteki tarafta bulunmayandı ? )
Canımı çok sıkıyor pek aziz canım kardeşim !
Bir dünya adıdır ki sorma ..
geldiğimiz bu nokta ;
neyse , hemen söyleyemem
sebep olmak istemem sevdiğim eski filmlerin ağlamasına
Paradoks diyorsun , yatacak yerin yok kavrulacak ?
Bana cevabı söylemek yerine ,
duymamış gibi yapmayı tercih etmen kulaklarımı ;
Görüpte içine resmettiğin bu akışı
benden gizlemen ruhcağızımı
iğne iğne ufaltıyor.
Kahraman sokaklarda her gün ölünüyor
Denize nazır ezgilerin maliklerinin biriktirdikleriyle
Kurgudan evlendiriliyorum
Yine de şu orta yeri tam belleyemiyorum.
eyid nes
Sen diye puslanan kiralık dairelerin tümüyüm
Başım dik , özgürlüğüm kanlı yol
Sen bilmezsin bu toprakların beyin tümörüyüm
Topraktan kağıt, gemi ; topraktan döl .
Bunun içindir ki her gece baralar kağlıyorum
Genetik foseptikte altınlar arıyorum
Gene bir komedide altı sisli mesajlar kol
Ardarda dara giren alengirle
Soluduğum ideolojik sıçramalar var , bunlar var.
Sen diye kendimi yalanlıyorum.
Yoktan topladıklarımı hırpalıyorum ancak
süt tozu bu gece köprüden yağmayacak..
Sen diye aynalara kıvranıyorum
Kalemimin kağıdı lekeli ;
lekelerce el şakası ,
dünya dahilinde tüm balonların kahkahasıyla gürültü bastırılabilir.
Kanıksıyorum.
Bu gece ay ;
kelimelerden çubuklarla dön dön dönüyor ufak hareketlerle mabedinin maverasına.
O bunu hep yapar.
fil :
hakikatten ağlar.
Başım dik , özgürlüğüm kanlı yol
Sen bilmezsin bu toprakların beyin tümörüyüm
Topraktan kağıt, gemi ; topraktan döl .
Bunun içindir ki her gece baralar kağlıyorum
Genetik foseptikte altınlar arıyorum
Gene bir komedide altı sisli mesajlar kol
Ardarda dara giren alengirle
Soluduğum ideolojik sıçramalar var , bunlar var.
Sen diye kendimi yalanlıyorum.
Yoktan topladıklarımı hırpalıyorum ancak
süt tozu bu gece köprüden yağmayacak..
Sen diye aynalara kıvranıyorum
Kalemimin kağıdı lekeli ;
lekelerce el şakası ,
dünya dahilinde tüm balonların kahkahasıyla gürültü bastırılabilir.
Kanıksıyorum.
Bu gece ay ;
kelimelerden çubuklarla dön dön dönüyor ufak hareketlerle mabedinin maverasına.
O bunu hep yapar.
fil :
hakikatten ağlar.
9 Temmuz 2009 Perşembe
Birden az
Koridordan park’a
Odamdan Halka sesleniyorum :
Bir körbakar ile koryakar
Saat dördübuçukgeçe Paris’te bir takside ,
Üstelik gece ..
Hangi kerteden anlamlandırır hayatını ?
Amenna.
Sen zaten hep üstten sıyırırsın kaymağını !
ya çimenler ne yapsınlar ?
Her anı
kopartılarak fotoğraflanırken
batan kıymığını
düşünecek halleri kalmış mı?
Göz sevip el uzanınca yalanlanmış matematik :
Tabanvaydan dünya turu ,
Tüm alemden hülya dolu arzu
Bakır tas içinde Light Cola yanlışı
Ve gulyabaniliğinden aşıp evrimini oldurmuş Yüzkırktrilyon kutu dolusu torununu
Kitap haline getirdin , bahçene gömüyorsun!
Bir dursana !
Dün işte …
Dün ya.. dün bitirdin okulunu
Bugünün adamı , yarının yolcususun be
Kim taşıyacak hacmini ?
Eksiksiz bir can havli tuşluyorum
Sıcak , rasyonel , biz , bizden
Bizi bizden filtreleyen
Düne takılıp sendeleyen
Sedyesi menekşeli
Ekşi - tatlı
gülümsemeli
ölümsüzlüğüne
gülen.
Odamdan Halka sesleniyorum :
Bir körbakar ile koryakar
Saat dördübuçukgeçe Paris’te bir takside ,
Üstelik gece ..
Hangi kerteden anlamlandırır hayatını ?
Amenna.
Sen zaten hep üstten sıyırırsın kaymağını !
ya çimenler ne yapsınlar ?
Her anı
kopartılarak fotoğraflanırken
batan kıymığını
düşünecek halleri kalmış mı?
Göz sevip el uzanınca yalanlanmış matematik :
Tabanvaydan dünya turu ,
Tüm alemden hülya dolu arzu
Bakır tas içinde Light Cola yanlışı
Ve gulyabaniliğinden aşıp evrimini oldurmuş Yüzkırktrilyon kutu dolusu torununu
Kitap haline getirdin , bahçene gömüyorsun!
Bir dursana !
Dün işte …
Dün ya.. dün bitirdin okulunu
Bugünün adamı , yarının yolcususun be
Kim taşıyacak hacmini ?
Eksiksiz bir can havli tuşluyorum
Sıcak , rasyonel , biz , bizden
Bizi bizden filtreleyen
Düne takılıp sendeleyen
Sedyesi menekşeli
Ekşi - tatlı
gülümsemeli
ölümsüzlüğüne
gülen.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)