16 Nisan 2010 Cuma

2010 yılında back to the roots veya gece vakti anadolu yakası

hayvan gibi bir tufandan geriye
sadece hiçbirimiz kaldık :
houston ve sanat kahvelerinden bildiri yoruluyoruz ,
good morning , bi et lan ! elbette latife..

-gözlerinde cihanın en oval perdesi,
gözlerimde new york metro haritası !
pek türlü trajedinin bok gibi kölesi..

-saçlarının en güzel hali bir çini masalı , uzak doğu okyanusu,
saçlarımın kafası karışık !
ölüp dirilenlerin dipsiz suçsuz kuyusu..

--oluşunda topladığım kırıntılar imdb top 250'de en numara ,
benimkiler rol modelsiz ancak muamma !
lakin bir coşmaları var ara ara..kelimeler alabora mı denir nedir


"nefes aldığın yerden süzülüp vardım sizin balkona
cebimde şekilsiz bir estetiğin beş taşı ,
erişilemez yerlerden topladığım bu kök acı
memleketsiz bir destan oldu hatrına"

bir nefeste okudum adını ,
bin yıllık yoruldum.


eccayib normallikte bir yorganım gecenin kapalı vaktinde
kendi kendimin hayalini kentli bir duruş ve kenetlenmiş haykırışlarla okutuyorum
lars von trier diye bi adam var , ondan çok pis korkuyorum !


"evvelsi gece !mıyadnıkraf! diye reverse ettim taş plakları "
mayıştırılamamış bir zihinle ,
damarda maya belki , buna bayılıyorum
nasılda [çok] büyük şaşırıyorsunuz
en fazla 2 yaşındayım , en az milyor !
umduğumu bulamadığımda ağzınızı kırıyorum

tam olduğu söylenemez , tam olmak akbillere mahsus

---çok isterim senden solumak , of ne güzel nebiçim olur güneşli güllerde


bir hatıra olan askılık geçen gün canlandı ?
"shawshank hapishanesinden" dedi , aslında bir kaçış olmadı . . . . .
"yani "dedi en azından sen
kendini bildirimleyen ,
kaçtığın kendindi diyecekti de korktu sopa yemekten
kaçtığın meseledir dedi , el ense etmeden
matematiği kabul eyledi
sosyal bir faciadır dedi , hamaset işçileri.

sen ise odandaki boşluk gibisin
ondan gayrı bir rol çizmişsin

yolunda çilek tarlaları

ebedi ebatlarda.


du bakali nolcek

6 Nisan 2010 Salı

Kısal gayret , ölüm mevcut

Yüreğimde bir de kaldırım taşı ruhu besliyorum ,

hesapsızım.



Yasak bir hava yarattınız bana ,

içindeyim.



Mevsim dönüşlerinde uyanıvermişim ,

dönüşüyorum.



Karanlığı üstümden atıp şu bahar başında,

serinliyorum.



Yine de her nevi ölüm aşikardır oyun alanında ,

alın götürün beni burdan

penceremi

kapatıyorum.




25 Mart 2010 Perşembe

sana pas veremedim çünkü lavaboda yaralarımı sarıyordum

iyi günler

iyi

bu sözcükler ne biçim de şey yapıyor ,



kaç kişinin acısının toplamını bir nefeste öksürmek var yüzüne

canla beslenen hüzün kuşları varmış diye öğrendiğimde yola çıkmıştım

bak ne diyeceğim

bu tür şeyler incecik çatlaklar yapıyor

sen bilmezsin çünkü çok bahsedemiyorum şu çağımda

iyi ,


parlement mavisiyle tutsak kırmızıyı karıştırıp seni yapmışlar

bunlar çok büyük uçurumlar

bizim hikayemizi ikibuçuk kişi satın almış

binikiyüzseksendokuz ülkede aynı anda gösterime girmiş

olma halinden yok soruşturup yaşlı başlı bir sorumluluğa dönüvermiş

insan bitmiş , insan suyu toprakla hemzemin


sana içimden lunapark çıkaracakken

ya korna çalıyor , ya onlar çınlıyor güzelim

bu denli güzel olunmaz , elbet ölüm yeşerecekken

yıkın ulan beni , kimim ben? diyemem

kainat kelamları şapkamın kenarları

gökkuşağından açıp , kumral sıcak güzelim

deniz yorgunluğunda tertemiz bir ürperti

ışıklar mı sönmüş , yakın hadi diyemem

beni el yordamıyla bulur

kapital hızlarda üzersin

kimseye söylemeyeceksen dilleneyim :


bisiklet kadar güzelsin.


iyi.

18 Mart 2010 Perşembe

son dediğini anlamadım

aşk kötüdür
kuş iyidir
akşam üzeri renk değiştirirken gün
kuşlar geçiş yapar
kuş iyi
aşk kötüdür

aşk kötüdür
taş iyidir
boşluklarını doldurur dökersin yığa yığa
taşlar boşluk doldurur
taş iyi
aşk kötüdür

kırmızı benim seçtiğim bi'şey
kırmızı kadife severim
aşk sevmem
o başka bi'şey


aşk kötüdür
kod iyidir
kaçmak için kodlar , kaçmamak için de kodlarsın
kodlar bir şeyleri saklar
kod iyi
aşk kötüdür

aşk kötüdür
sus iyidir
susarak bir okyanusu doldurursun bilmezler de
susayıp içersin her şeyi
sus iyi
aşk kötüdür


beni koyduğundan beri bulunamıyorum
kimin neyi seçtiği bulanık
bu günler öyle günler
ölesiye delilik ! ! !

14 Mart 2010 Pazar

kötü akışkanlıklar

o şarkı çalar ben ılınırım
arabanın arka koltuğunda
gizliden nırınırınım
ve düşünürüm
ne güzel bir dünya

ikibinli yıllarda telefonlar tuşlarını başka düzleme taşır
insan ömrü omuzdan eli çektiğinde birileri ölür
bir de başka olasılıklar vardır
başka olasılıklar varlar

ben senden , ben yine benden bunları düşünmemi istediğimde ;
bütün doğu anadolu aynı anda ağlıyor
kötüler dahil
iyiler de katil olur anne , bilebilir misin?
şu kayıkla pembe bir nehri geçebilir miyiz?
ölüler dahil
bütün dünyam aynen halloluyor
ben senden , ben yine benden bunları düşünmemi istediğimde .

cumbalı evin izbe sokağında arkamda nefesin
nefsinden çıkanı kalbin duysun isterim
son kertede yarattığınız ben olgusu
düşlerinin düğümlerini çözemiyor
kalbinden çıkanı ağzın yontsun isterler
daha çok beklerler

yağmur rengi değiştiğinde beni hatırlayın

26 Şubat 2010 Cuma

prömiyer

heves .. defnedilemez görüşler
kirli sandığın yuvasından insan anlatısı , kuş anlatısı , meyve anlatısı
ellerim ovuş ovuş
olguların pürüzünde çok yarım dans ettik
kedi huzurunu bilmeyenler için dillendirmek gerekti hali
ambiyans denince aklıma ambulans gelir diyorsun
şu ahval günün armağanıdır
kör periler sarmış kadrajımı
yaşamak istiyorum , bu gerek
çengel sürprizleri yeni insanlarda , bu gerçek
sığınmışım odanın ışığına titriyorum
tahta bir yer var , orada duruyorum
boşluğundan baktığım düzlem aslen bir vizör
ölülerin tıklımlığıyla koyu lunapark
benim seyir kıyafetim odundan yapılı gömlek
alışveriş merkezleri minyatür bir gırtlak sıkıntısı
ketum bir ceket gibi asansör
kim kimi taşıyor belli değil
kirpiklerim iç içe geçmiş beni bağışla
beni bağışlarken derimi soy bunu severim
nefessiz kalana dek hasrettik
ıslak bulutlarımı sana sarmalayıp seni sergilemek istiyorum bana
otoyol takibi kadar monoton bir tekerrüre dönmüş geçmişim
seni bunlardan muaf tutmak istiyorum
el yordamıyla boy attırdığım kapı geleceğe meyletmiş
oradan sana park izlettiriyorum
sana bir şey yapmak istemem , yalnız aynı damarda aksak kafi
dimağım az biraz aksak dahi olsa senden heykelciklerle odamı donatırım
otokontrol sahibinden satılık denge cümleleri
derisi kalın berduş katilin çığlığından doğdum yine yine yine
beni ayakta tutan bu

gün

dön.

16 Şubat 2010 Salı

alt

bugün paradoksların misafiriyiz
ben kendimden bazen çoğul söz ederim
söz gelimi ay'dan düşen parçaların temsiliyiz
bu geceye de alengir yakışır hani
beni bul , yerime koy , kıpırdatarak kırp
kapıların tıkırtılarında talan olayım
yalan benim izdüşümüm olsun , şehir soldurayım
2010 yılında iyelik ekleri
hep boyundan büyük
yek garbı kayıp
kel bir imbat ki bu sistem benimse , bu istek benimse
sen kim oluyorsun hikayenin toplamında ?
öte yakalardan kireçli bir bıçak yarası , kapanması zan meselesi
yırtıp attığım total zen öğretisi fölan
çıldırıyorum , köpük köpük , kesik parçalı ve nemli
hülasa vardığım konağımda yalnızım , moskova buradan sıcaktır kesin
burası ben'den içeri

şu sıra soğuk kentlerde sıcak bir ceset konaklıyor
yerlerin kuruyuşu kalbe ters teğet küt bum
ben beni bilmeyenlerden bilinç sorarım
kaşık kaşık kayıplarımla kaydıraklardayım gani gani
ortası sürprizli kasılı bir hikayem var
hiç birinize anlatmayacağım

beni kontrolsüz kalp atışlarında bulun
çok isterseniz
yanlışlarda.